4 Kasım 2012 Pazar

Profesyonel (İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Profesyonel

Profesyonel, yıllardır İstanbul Devlet Tiyatrosunda kapalı gişe oynayan bir Duşan Kovaçeviç oyunu. Işıl Kasapoğlu rejisindeki oyun geçtiğimiz hafta Ankara'ya uğradı ve izleyiciyle buluştu. Oyuna geçmeden önce bir kaç noktayı belirtmekte fayda var. İstanbul'da oldukça rağbet gören ve bilet bulmanın zor olduğu bu oyun Ankara'da da büyük ilgiyle karşılandı ve Şinasi sahnesinde sergilendi. İstanbul'daki sahneleri bilmediğim için yorum yapamayacağım fakat Şinası Sahnesi gözümde iyi bir sahne değil benim. Hem oturma düzeni hem sahnenin küçüklüğü oyunların bir şekilde istenilen etkiyi verememesini sağlıyor olabilir. Bu durum Profesyonel'de çok geçerli değildi fakat dekorun sahneye tam oturmadığını, boşlukların olduğunu gözlemlemek oyunun başlangıcı için bir handikaptı. Buraya şerh düşmekte fayda var, dekorun bu durumu yani dekorun sahnede boşluklu durması bir şekilde sahneye oturmaması bir tercih meselesi veyahut zaten var olan bir durum olabilir.

Oyun yıllarca edebiyatla uğraşmış, şimdilerde bir yayınevinin genel yayın yönetmenliğine getirilmiş Teja'nın (Yetkin Dikinciler) odasında başlıyor. Geri planda politik değişime uğramış bir Yugoslavya var. Oyuna dair hiç bilgi olmadan gidilmezse bu geri plan biraz geç anlaşılabiliyor, oyunun başlarında duyulan Balkan müzikleri ilk ipuçları olsa da sonrasında yer alan bolca politik göndermeyle karakterlerimizin ait olduğu çevreye hakim oluyoruz.

Okuduğu başarısız kitap denemelerinden sıkılmış vaziyetteki Teja, izleyiciye bir kişinin gelip hayatlarını değiştirip değiştiremeyeceğini sorarken, izleyici beklentisi bu noktaya çekiliyor. Teja'yı ziyarete gelen Luka'nın (Bülent Emin Yarar) başlardaki gizemi, kendini açıkladıkça yerini Teja'nın geçmişine bir yolculuğa, geçmişi, geleceği sorgulamasına yol açan olaylar bütününe yol açıyor. Teja'yı ziyarete gelen Luka'yı ilk başta, romanını okutmaya gelen başarısız bir Yazar adayı olarak gören ve onunla görüşmeyi dahi kabul etmeyen Teja karşısında Luka, kendini açıkladıkça ve Teja'ya geçmişinden kesitler sundukça iki kişi arasındaki soğuk başlangıç kısa süreli bir dostluğa, bir kader birlikteliliğine yol alıyor.

Teja (Yetkin Dikinciler) - Luka (Bülent Emin Yarar)
Luka karakterinin gizemi çabucak çözülse de şüphesiz izleyicide yarattığı merak oyunun başında izleyiciyi hikayeye tutunduran temel öğe. Bir evrak çantası, bir bavul, saç-baş dağılmış görüntüsüyle Teja'nın ofisinde beliren Luka, Teja'ya 4 adet ciltlenmiş kitap verirken, Teja'nın bunları önce başarısız birer yazı denemesi zannetmesi, Luka'yı küçümsemesi sonrasında ise bu yazıların aslında Teja'nın 18 yıl boyunca yaptığı konuşmaların yazıya aktarılmasını öğrenmesiyle yerini hüzünlü bir yolculuğa bırakıyor. Emekli bir polis olan Luka, görevi gereği Teja'yı 18 yıl boyunca takip edip onun konuşmalarını ses kaydına alırken, zamanla Teja'nın bu ziyarete kadar bilmediği bir ilişki başlıyor aralarında. Luka için Teja, 18 yıldır tanıdğı bildiği, bütün hayatını takip ettiği, pek çok kez ölümden kurtardığı bir kişi olarak yer alırken, Teja'nın kendi geçmişine olan yabancılığı oyun boyunca izleyiciye aktarılıyor.

Luka önce görevi gereği, Teja'nın tüm konuşmalarını kayıt altına aldıktan sonra kağıda döküp rapor ettikten sonra, zamanla bu konuşmaları bir edebiyat antolojisi haline getirmeye başlıyor. Önceleri Teja'nın öldürülmesi gerektiğini dahi düşünüp bunu amirlerine bildiren, hatta bir kaç kez Teja'yı öldürmek isteyip çeşitli sebeplerle bunu başaramayan Luka, zaman içerisinde Teja'ya karşı bir yakınlık duyuyor hiç kuşkusz.

Luka'nın Teja'ya olan ziyareti ve Teja'nın son 18 yılını ona hatırlatışı sadece kişisel sebeplere dayanmıyor. Aslında bu 18 yıl, aile ilişkilerinden başlayıp ülkenin politik değişimine kadar pek çok noktaya değiniyor. Oğlu edebiyat öğretmeni olan Luka, konuşmalarını kitaplaştırdığı Teja'nın bu kitaplarını okulunda okuttuğu için okuldan atılan ve 'yasaklı' ilan edilen oğluyla yaşadığı çatışmanın bir benzerini, Teja'nın hayatında görüyor. Teja'nın babasıyla yaşadığı politik çatışmayı kendi oğluyla yaşayan Luka belki de bu noktada, yıllarca takip ettiği ve görevi olan bu 'adam'a karşı görevden farklı bir gözle bakmaya başlıyor. Bu noktada Teja'nın yıllardır kendi çocuğunu görmemiş olması ise Luka ve oğlunun yaşadıklarını öğrendikten sonra Teja'ya bir uyarı niteliği taşıyor adeta.

Luka - Teja

Oyunda üstünde çok durulmayan fakat ciddi olduğu anlaşılan bir ameliyata girecek Luka, belki de ölmeden önce, oyunda da belirttiği üzere herkese karşı borçlarını kapıyor ve Teja'ya geçmişini, göremediklerini, yitirdiklerini hediye ediyor. Geçmişine dair pek çok eşya, çok sevdiği annesinin kendisine yazdığı fakat eline hiç ulaşmayan mektuplar, Teja'ya yıllar sonra gelen hem büyük armağanlar niteliği hem de hayatını gözden geçirmesi için birer düşündürücü sebep oluyor.

Kendi ifadesiyle hayata dair öğrendikleri sadece polis okuluyla sınırlı olan Luka, bir edebiyat adamının hayatına bu denli girince bir değişime uğruyor. Bu yaşanılan değişimi hem görüşler, hayat bilgisi, aile ilişkileri olarak özetlemek mümkünken, bir zamanlar İktidar için çalışan Luka, iktidar değişimiyle birlikte polislikten emekli edilip, taksi şöforlüğü yapmaya başlarken, Teja da tam tersi olarak bu iktidar değişimiyle yükselişe geçip, bir genel yayın yönetmeni oluyor ve Luka'nın değişiyle artık 'onların' adamı oluyor.

Ülkede ve karakterlerde yaşanılan değişimler bir yana, aile ilişkileri oyunun önemli bir noktasını hatta en büyük trajedisini kapsıyor. Teja'nın babasıyla kavgalı ayrılması, annesini yıllarca görmemiş olması ve aslında her iki ebeveyninin de ona dair özlemini belirten şeyleri yıllar sayesinde Luka sayesinde öğrenmesi onun geçmişle hesaplaşmasındaki en önemli noktalar oluyor. Aynı zamanda bu durumları yıllarca gözleyen Luka'nın da benzer bir çatışmayı oğluyla yaşaması ve oğlunun ondan uzaklaşması ve belki de Luka'nın ölecek olmasından ötürü oğlunu bir daha göremeyecek olması Luka'nın trajedisi olurken Teja'ya da adeta uyarı niteliği taşıyor.

Marta-Teja
Luka, Teja'nın odasına ilk geldiğinde 4 kitap ve 1 oyundan bahsederken, Teja hiç bir zaman bir oyun yazmadığını hatırlıyor ve Luka'ya soruyor. Luka ise kendinden emin bir şekilde, oyunun başından beri 4 kitabı göstermiş olmasına rağmen bu 'oyun'u en sona saklıyor ve çantasından bir ses kayıt cihazı çıkarıyor. Teja'dan 18 yıl boyunca kendi yaptığı şeyi, yani konuşmaları kağıda dökme işini bu sefer onun yapmasını, bu oyunu yazmasını istiyor. Ayrıca ölmesi durumunda ise Teja'nın, oğluna ulaşmasını da son istek olarak belirtiyor.

Luka ve Teja'nın geçmişle, günümüzle ve gelecekle olan bu hesaplaşmasında, Teja'nın asistanı Marta'a da yer yer görünerek uzaktan uzağa onun trajedesine de göndermelerde bulunuluyor. Fakat Teja ve Luka'nın hikayeleri ne kadar doyurucuysa, Marta'nın hikayesi de bir o kadar içi boş ve yetersiz kalıyor. Bu noktada Marta karakteri ve hikayesinin boşluğu/yetersizliği oyunun akışına biraz sekte uğratıyor gibi. Oyun, geçtiğimiz aylarda ölen ünlü Çek oyun yazarı ve Devlet başkanı Vaclav Havel'e de selamını çakarken, sanata, siyasete ve aileye dair önemli mesajları yer yer güldürerek yer yer düşündürerek izleyiciye aktarıyor.

Konu itibariyle çok şaşırtıcı unsurların olmamasına rağmen, bir nevi 'hesaplaşma' temasını başarıyla işleyen oyunda epik tiyatroya dair öğeler bolca yer alıyor. Belki tam anlamıyla düşündürtmeyi amaçlamasa da, oyun boyunca Teja karakterinin, izleyiciyle olan diyaloğu, oyun bitene kadar karşımıza bir yabancılaştırma efekti olarak çıkıyor. Kişisel olarak, epik tiyatroyu ve yabancılaştırma efektine antipati ile yaklaşmama ve Teja karakterinin izleyici ile olan diyaloğunun gereğinden fazla uzun olmasına rağmen Profesyonel gerçekten harika bir oyun.

Oyunda ışık kullanımı bir iki sahne hariç hep sabit kalırken, tek dekor ve arasız 2 saatlik oynanış süresi izleyici sıkmıyor. Zira Yetkin Dikinciler ve Bülent Emin Yarar sahnede harika işler çıkarıyorlar. Işık kullanımının azlığı gibi, oyunda çok fazla müzik veya efekt kullanımı da yer almıyor.

Luka Giriş
Bu güzel oyuna dair göze batan bir kaç noktadan daha bahsetmekte fayda var. Öncelikle olarak, Marta karakterinin oyunculuğu göze batmasa da, yukarıda değindiğim üzere hikayesi gerçekten oyun için bir boşluk yaratıyor. Fakat asıl sıkıntı, kitabı yayınlanmadığı için, yayınevini basan karakterde. Oyuna hiç bir katkısı olmadığı gibi ne yazık ki çok sönük bir oyunculuk karşımıza çıkıyor ve bu durum, akıcı devam eden bir oyunda izleyicinin oyundan kopmasına rol açabiliyor.

Son olarak 2 şerh düşelim ve yorumlayalım:

1- Luka karakterinin, dil hareketleri, tavrı, gülmelerinin yönetmen tercihi olduğunu düşünüyorum. Zira hatırladığım kadarıyla orjinal oyun metninde, Luka için böyle bir tasvir tam olarak yer almıyor. Eğer durum böyleyse, riskli bir seçim zira, Luka'nın hareketleri oyunu absürt bir çizgiye taşımaya çok elverişli. Ama aynı zamanda, alt metin dramın izleyiciye daha iyi aktarılmasını sağlıyor.

2- Orjinal metinde, Luka'nın Teja'ya doğrulttuğu silah patlıyor. (Yine yanlış hatırlıyor olabilirim) Fakat o silahın oyunda patlamaması sanki daha yerli yerinde olmuş. Zira oyunun akışını etkileyecek bir gerginliğe, o silahın bir daha patlayıp patlamayacağını izleyiciye düşündürtmeye gerek yok.

Ek bir not. Yıllardır sahnelenen bir tiyatro oyununda ilk kez bütün salonun ayağa kalktığına şahit oldum. Fakat oyun da zaten fazlasıyla hak ediyordu. Ayakta alkışlayan kişilerin arasında pek çok tiyatro oyuncusu, yönetmeni ve gönüllüsü olduğunu da belirtmekte fayda var.

4 yorum:

  1. Oyunda bir balkan müzigi calisiyor. Luka ve Teja karsilikli oynuyor. Muzigin adini biliyor musunuz? Nerden bulabilirim?

    YanıtlaSil
  2. Oyunda bir balkan müzigi calisiyor. Luka ve Teja karsilikli oynuyor. Muzigin adini biliyor musunuz? Nerden bulabilirim?

    YanıtlaSil
  3. keşke oyunu bu kadar detaylı anlatmasaydınız. seyredecek insanlara keşfedecek bir şey bırakmamışsınız maalesef.

    YanıtlaSil
  4. keşke oyunu bu kadar detaylı anlatmasaydınız. seyredecek insanlara keşfedecek bir şey bırakmamışsınız maalesef.

    YanıtlaSil