11 Kasım 2012 Pazar

17. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali

17. Ankara Tiyatro Festivali
TAKSAV'ın düzenlediği, Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali bu yıl 17. kez, 16-26 Kasım 2012 tarihlerinde  Ankaralı tiyatroseverler ile buluşacak. Festival'de pek çok oyunun yanı sıra sokak tiyatroları ve atölye çalışmaları da yer alacak. Festivalin içeriğine geçmeden önce, festivalin oyun kısmının bu yıl da oldukça zayıf olduğunu belirtmek gerekiyor. Zira festivale başvurusu kabul edilen oyunlardan dikkat çeken ve heyecan uyandıran pek çok oyun ne yazık ki festival programına alınmadı. Ankara'da zaten düzenlenen tiyatro festivallerinin sınırlı sayıda olması bir yana, Ankara izleyicisinin izleme imkanı bulamayacağı pek çok oyunu izleme şansının da bu şekilde ellerinden alınması bir noktada üzücü. Tabi ki bu noktada, kabul edilen bu oyunların neden festival programına alınmadığını bilmediğimizden dolayı, bu konuda yapılacak yorumlar yanlış olabilir. 

Öncelikle, festivale kabul edilen ancak festival programına dahil edilmeyen oyunlara bir bakalım. Craft Tiyatro'nun, Philip Ridley'in oyunu olan Uğrak Yeri, İstanbul'da oldukça iyi eleştiriler alan bir oyun almasına rağmen festival programına dahil edilmemiş. Şahsi olarak hem Philip Ridley'in yazdığı bütün oyunları oldukça ilgi çekici bulurken ve oyunun yönetmeni Sami Berat Marçalı'nın, son yıllarda özellikle Tiyatro Sıfırnoktaiki / İkincikat ile çok özgün ve başarılı işler yaptığı ortadayken, bu oyunun Ankara'da da sahnelenmesini beklerdim. Hafızam beni yanıltmıyorsa, geçtiğimiz sene yine Sami Berat Marçalı'nın yönettiği bir İkincikat oyunu Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali programına alınmamış fakat Adana Tiyatro Festivali kapsamında gösterilmişti. Yine bu noktada Sami Berat Marçalı'nın yazdığı, İkincikat oyunu Yalnızlar Kulübü'nün de program dahiline alınmaması oldukça şaşırtıcı. Ekip Tiyatrosunun, Parti ve Largo Desolato oyunları da program dahiline alınmayıp beni oldukça şaşırtan oyunların başında geliyor. 

Ermişler ya da Günahkarlar
Festival programında öne çıkan oyunlara gelecek olursak. İmparatorluk Kuranlar, Boris Vian'ın kaleminden çıkan muhteşem bir oyun. 2 Yıldır İstanbul Devlet Tiyatroları bünyesinde de sahneleniyor ve bu festival kapsamında İzmir Yenikapı Tiyatrosu tarafından, 17 Kasım 2012 Cumartesi Günü, Yenimahalle Belediyesi Dört Mevsim Tiyatro Salonunda sahnelenecek. İstanbul Devlet Tiyatrosu bünyesinde sahnelenen oyun kadar başarılı mıdır bilemiyorum fakat, konu itibariyle kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Yine konusu itibariyle dikkat çeken bir başka oyun, Ermişler ya da Günahkarlar. Anthony Horowitz tarafından kaleme alınan bu oyun, festival kapsamında Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nca 21 Kasım Çarşamba günü Şinasi sahnesinde sahnelenecek. Psikolojik gerilim tarzı taşıyan bu oyun da festivalin dikkat çekenleri arasında. 

Kayıp
Kayıp/Mercy Seat, Craft Tiyatro'nun in-yer face türündeki oyunu. Bu blogda da ileride üzerinde değinmek istediğim bir akım, in-yer face ve özellikle son yıllarda ülkemizde DOT'un başını çekmesiyle giderek yaygınlaşıyor. Tür olarak festivalin belki de en ilgi çekici oyunu. Oyun 11 Eylül 2001 ve sonrasına, bu olayların insanlar üzerindeki etkilerine ışık tutuyor. Oyun hakkında hem olumlu hem olumsuz eleştiriler bulmak mümkün. Fakat, bu tarza ilgi duyanların, kaçırmamaları gerektiğini düşünüyorum. Hele hele böyle yavan bir festivalde, çölde vaha gibi. Oyun 21 Kasım 2012 Çarşamba günü Ankara Sanat Tiyatrosunda sahnelenecek.

Festivalin şüphesiz, en dikkat çeken bir diğer oyunu ise Talimhane Tiyatrosu'nun, Pippa'sı. Bir kaç yıl önce ülkemizde yaşanan acı olayı sahneye taşıyan oyunda, dünya barışı için İtalya'dan Kudüs'e otostop ile gitmeyi amaçlayan ve Türkiye'de otostop çekerken tecavüze uğrayıp öldürülen 'Barış Gelini' Pippa Bacca'nın hikayesi anlatılıyor. Oyun 26 Kasım 2012 Pazartesi günü Ankara Sanat Tiyatrosunda.

Daf/Kapan
Daf/Kapan hakkında oldukça güzel eleştiri bulunan bir Tiyatro Avesta oyunu. Kürtçe oynanan oyunda Türkçe üstyazı bulunacak ve oyun 18 Kasım 2012 Pazar günü Şinasi Sahnesinde sahnelenecek. Oyunun tanıtımı ise şu şekilde: "Bir sınırda dünyanın herhangi iki askeri; nöbet esnasında birbirleriyle çatışmaları- tartışmaları, mayın ve ölümlerle bir sınır sendromuna dönüşüyor. Korudukları anlamsız bir sınır. Başkaları için kurdukları bir kapan. Bu kapanın zaman ilerledikçe zihinlerindeki kapan olduğunu fark etmeleri ve bu dönüşümün usulca yayılması, içine sürüklendikleri bir büyük yalana çeviriliyor. Onlar tahakküm kuran kişi veya sistemlerin hiçbir zaman özgür olamayacaklarını anlamayacak kadar gözü kara ve öfke dolular. Onlar ellerindeki silaha, korudukları sınıra, girdikleri zihinsel kapana alıştıkça yabancılaşır, yabancılaştıkça alışırlar. Şiddetin sıradanlaştığı, ölümün basitleştiği, bireyin elinde silahla vahşileştiği an mazlumun hiçleştiği andır! Bireyin bireye, zihnine koyduğu ve hapsolduğu sınır/kapan metaforunun parçalanma eylemidir Daf oyunu. İnsan var oldukça kendine sınırlar çizip aidiyet duygusuyla çevresindeki her şeyi sahiplenip paylaşım yoluna gider. Bu uğurda ölümüne bir savaşıma girer. Kendine ait olana sıkıca sarılmakla kalmayıp, etrafında var olan ona ait olmayan politik bir işgalin anlamsızlığı içindedir. İki farklı, ama aynı olan Apol ve Miran adlı askerin toprak paylaşımı, işgal, sınır ve ölümün kapanından kurtulmaları kolay olmayacaktır. Kurtuluş sandıkları bir büyük planın/kapanın vazgeçilmez son olduğunu ve bu döngünün ölüme gebe olduğunu görmeleri/anlamaları geç olacaktır."

Bunlar, genel hatları itibarıyla festivalin en çok öne çıkan oyunları olmakla beraber, Altıdan Sonra Tiyatro'nun 444'ü, Tiyatro Kedi'nin Kamelyalı Kadın'ı, Bis Sanat Tiyatrosu'nun Ölüm ve Kız'ı, Kare Tiyatro'nun Leyla'nın Evi ve Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tiyatro Topluluğu (Tiyatro Akademi)'nin Sokağa Çıkma Yasağı da oldukça dikkat çekiyor.

Oyunların bileti Mybilet üzerinden satın alınabilirken yine tüm programa da Mybilet sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder